Skip to content

Latest commit

 

History

History
90 lines (50 loc) · 11.2 KB

tr_TR.md

File metadata and controls

90 lines (50 loc) · 11.2 KB

Tasarımcının Etik Kuralları


Tasarımcı her şeyden önce ve en önemlisi insandır.

Siz tasarımcıdan önce bir insansınız. Gezegendeki diğer tüm insanlar gibi toplumsal sözleşmenin bir parçasısınız. Biz bir gezegeni paylaşıyoruz. Tasarımcı olmayı seçerek yaptığınız işle etkileşime giren insanları etkilemeyi seçmiş oluyorsunuz. Eylemlerinizle onlara yardımcı olabilir veya zarar verebilirsiniz. Yaptığınız işte, topluma kattıklarınızın nasıl bir etki oluşturacağını her zaman göz önünde bulundurmanız gerekir.

Bu gezegendeki herkes gezegeni bulduğundan daha iyi durumda bırakmak için elinden gelenin en iyisini yapmak zorundadır. Tasarımcılar da buna dahildir.

Başarılı olmak için, bir gelir eşitsizliği veya sınıf ayrımı ihtiyacına dayanan bir iş yaptığınızda aslında bir vatandaş olarak ve dolayısıyla bir tasarımcı olarak yaptığınız işte başarısız olmuş olursunuz.

Tasarımcı dünyaya sunduğu işten sorumludur.

Tasarım bir eylem disiplinidir. Dünyaya sunduğunuz şeylerden sorumlusunuz. O şeyler üzerinde sizin adınızı taşıyor. Yaptığınız herhangi bir işin nasıl kullanılabileceğini tahmin etmek kesinlikle imkansız olsa da birilerine zarar vermek amacıyla yapılmış bir işin amacına hizmet etmesi sürpriz olmayacaktır. Tasarladığımız bir silah birini öldürdüğünde şaşıramayız. Göçmenleri listelemek için tasarladığımız bir veri tabanı o göçmenlerin sınır dışı edilmesine yol açtığında şaşıramayız. Kasten zarar vermek amacıyla bir iş yaptığımızda sorumluluğumuzdan kaçmış oluruz. Bilmeden, nerelere uzanabileceğini düşünmediğimiz için başkalarına zarar veren bir iş yaptığımızda suçumuz ikiye katlanır.

Dünyaya sunduğunuz iş sizin mirasınızdır. Sizden daha uzun yaşayacaktır ve sizin adınıza konuşacaktır.

Tasarımcı etkiye biçimden daha çok değer verir.

Zekice fikirlerimizi sevdiğimizden çok yaptığımız işin sonuçlarından korkmamız gerekir.

Tasarım dünyadan kopuk bir şekilde var olmaz. Toplum etkileyebileceğimiz en büyük sistemdir ve yaptığınız iyi veya kötü her şey bu sistemin bir parçasıdır. Nihayetinde yaptığımız işin değerine herhangi bir estetik değerlendirmeden ziyade bıraktığımız bu etkiye bakarak karar vermeliyiz. İnsanlara zarar vermek için tasarlanmış bir nesnenin estetik olarak ne kadar tatmin edici olursa olsun iyi bir tasarım olduğu söylenemez çünkü onu iyi bir şekilde tasarlamak başkalarına zarar vermek için tasarım yapmak demektir. Totaliter bir rejimin tasarladığı hiçbir şey iyi bir tasarım değildir çünkü totaliter bir rejim tarafından tasarlanmıştır.

Bozuk bir silah çalışan bir silahtan daha iyi tasarlanmıştır.

Tasarımcı işverenlerine emeğinin yanı sıra danışmanlık da sağlamalıdır.

Bir şey tasarlamanız için işe alındığınızda uzmanlığınız için işe alınırsınız. Göreviniz sadece çalışan bir şey üretmek değil aynı zamanda o işin yarattığı etkiyi de ölçmektir. Göreviniz yaptığınız işin ortaya çıkardığı etkiyi müşterinize veya işvereninize aktarmaktır. Bu etki olumsuz olursa göreviniz müşterinize bunu mümkünse işin olumsuz etkisini ortadan kaldırarak aktarmaktır. Bu işin ortaya çıkardığı olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak imkansızsa o işi piyasaya sürmeden yok etmek sizin görevinizdir. Başka bir deyişle, sadece bir hendek kazmak için değil bu hendeğin ekonomik, sosyolojik ve ekolojik etkilerini hesaplamak için de işe alınırsınız. Hendek bu testleri geçemezse kürekleri yok etmek sizin görevinizdir.

Tasarımcı kimseye kölelik etmeden uzmanlığını insanların hizmetine sunar. Hayır demek bir tasarım becerisidir. Neden diye sormak bir tasarım becerisidir. Gözlerini devirmek ise bir tasarım becerisi değildir. Kendimize bir şeyi neden yaptığımızı sormak, kendimize onu yapabilip yapamayacağımızı sormaktan kesinlikle daha iyi bir sorudur.

Tasarımcı eleştiriyi hoşgörüyle karşılar.

Hiçbir etik kuralı yaptığınız işi müşterilerin, toplumun veya diğer tasarımcıların eleştirilerinden korumayacaktır. Bunun yerine gelecekte daha iyi işler üretebilmek için eleştiriyi teşvik etmelisiniz. Yaptığınız iş eleştiriye dayanamayacak kadar kırılgansa zaten var olmamalıdır. Yaptığınız işi görücüye çıkarmadan önce her ayrıntısını gözden geçirmelisiniz ve her yerden gelebilecek eleştirilere açık olmalısınız.

Uygun bir şekilde yapıldığı zaman eleştirinin rolü yapılan işi değerlendirmek ve geliştirmektir. Eleştiri bir ödüldür. Yapılan iyi işlerin daha da iyi olmasını sağlar. Kötü işlerin ise ortaya çıkmasını engeller.

Eleştiri, tasarım sürecinin her adımında talep edilen ve hoşgörüyle karşılanan bir şey olmalıdır. Bir keki piştikten sonra düzeltemezsiniz. Ancak erken aşamada ve sıklıkla geribildirim alarak projenizin başarılı olma şansını yükseltebilirsiniz. İnsanlardan sizi eleştirmelerini istemek sizin sorumluluğunuzdur.

Tasarımcı kitlesini tanımak için uğraşır.

Tasarım birtakım kısıtlamalar çerçevesinde problemlere çözüm arayıp bulmaktır. Bu problemleri doğru şekilde çözüp çözmediğinizi görmek için o problemleri yaşayan kişilerle bir araya gelmeniz gerekir. Ve bir ekibin parçasıysanız, ekibiniz bu kişileri anlayabilmek için çaba harcamalıdır. Bir ekip kendileri için çözüm ürettiği kitleyi ne kadar iyi anlayabilirse bu problemleri o kadar hakkını vererek çözebilir. Bu ekip probleme farklı bakış açılarından, farklı geçmişlerden, farklı ihtiyaç ve deneyimlerden yaklaşabilir. Tek bir bakış açısına sahip bir ekip tasarım yapmak için ihtiyaç duyduğu sınırlamaları asla çoklu bakış açısına sahip bir ekip kadar iyi anlayamaz.

Peki ya empati? Empati, dışlama yerine kullanılan güzel bir kelimedir. Kadınların tasarladığınız bir şeyi nasıl kullanacağını anlamak istiyorsanız ekibinizde o şeyi tasarlayan bir kadın olsun.

Tasarımcı uç vakalara inanmaz.

Kimler için tasarım yaptığınıza karar verdiğinizde aslında örtülü olarak kimler için tasarım yapmadığınızı ifade etmiş olursunuz. Yıllarca ürünlerimizin başarısı için elzem olmayan insanları “uç vakalar” olarak adlandırdık. İnsanları ötekileştirdik. Bu şekilde dünyada problemleri çözülmeye değer olmayan insanların var olduğu kanısına vardık.

Facebook iki milyar kullanıcısı olduğunu açıkladı. İki milyar insanın (çoğu üründe uç vaka olarak kabul edilebilecek) %1’i 20 milyon kişi eder. Bu 20 milyon kişi sınırlardaki kişilerdir.

Bu kişiler “gerçek adların” yazılmasını gerektiren projelerin sınırlarına takılan trans bireylerdir. Bu kişiler izin kağıtlarındaki “ebeveynlerin her ikisi de imzalamalıdır” ifadesinin sınırlarına takılan bekar annelerdir. Bu kişiler oy vermeye giden ama ana dillerinde yazılmış oy pusulası olmayan yaşlı göçmenlerdir.

Bu kişiler uç vaka değildir. Onlar insandır ve biz onlara işimizi en iyi şekilde yapmayı borçluyuz.

Tasarımcı profesyonel bir topluluğun parçasıdır.

Profesyonel bir topluluğun parçasısınız ve işinizi nasıl yaptığınız ve profesyonel olarak nasıl bir tavır takındığınız bu topluluktaki herkesi etkiler. Su seviyesinin yükselmesinin tüm tekneleri etkilemesi gibi bir havuzdaki dışkı da tüm yüzücüleri etkiler. Siz müşteriye veya işverene karşı dürüst olmazsanız bunun cezasını sizden sonra gelen tasarımcı ödeyecektir. Siz ücret almadan çalışırsanız sizden sonra gelen tasarımcının da aynı şeyi yapması beklenecektir. Siz kötü iş yapmaktan vazgeçmezseniz sizden sonra gelen tasarımcının onu düzeltmek için iki kat fazla çalışması gerekecektir.

Tasarımcının yetenek ve imkanları el verdiğince geçimini sağlaması etik bir zorunluluk olsa da bunu aynı mesleği yapan diğer kişilerin zararına yapması hepimizi incitir. Kendi çıkarlarınız için asla bir başka tasarımcıyı sırtından bıçaklamayın. Buna bir başkasının yaptığı işi halka açık olarak yeniden tasarlamak, karşılık almadan iş yapmak, talep edilmeden iş yapmak ve intihal dahildir.

Tasarımcı topluluğu bir araya getirmeye çalışır, bölmeye değil.

Tasarımcı farklılıklarla dolu ve rekabetçi bir ortamı hoşgörüyle karşılar.

Tüm kariyeri boyunca tasarımcı öğrenmenin peşindedir. Bu, bilmediği şeylerle yüzleşmesi demektir. Diğer insanların tecrübelerini dinlemesi demektir. Farklı geçmiş ve kültürlerden gelen kişileri hoşgörüyle karşılaması ve cesaretlendirmesi demektir. Toplumun tarih boyunca baskı altında tuttuğu kişilere yer açması demektir. Bu meslekte yıllarca ötekileştirilmiş seslerin duyulmasına imkan vermeliyiz. Çeşitlilik bizi daha iyi sonuçlara ve çözümlere yönlendirir. Çeşitlilik bizi daha iyi tasarımlara yönlendirir.

Tasarımcı egosunu kontrol altında tutar, ne zaman susup dinlemesi gerektiğini bilir, önyargılarının farkındadır ve onları kontrol altında tutmayı bilir ve bastırılmış kişilere yer açmak için mücadele eder.

Tasarımcı kendi üzerine düşünmeye zaman ayırır.

Hiç kimse bir sabah kalkıp da etiklerini hiçe sayarak tasarım yapmaya başlamaz. Bu yavaşça, her defasında bir kuralı çiğneyerek gerçekleşir. Zamanında iyi bile görünmüş olabilecek küçük kararlar dizisi halinde gerçekleşir. Bir bakmışsınız Walmart online silah marketinde UI filtreleri tasarlıyorsunuz.

Birkaç ayda bir kendi üzerinize düşünmek için zaman ayırın. Son zamanlarda aldığınız kararları değerlendirin. Kendinize sadık mısınız? Yoksa aldığınız her zam artışı veya prim ödülüyle birlikte etik değerlerinizi kendinizden uzaklaştırıyor musunuz?

İzlediğiniz yoldan sapıyor musunuz? Yolunuzu düzeltin. Çalıştığınız yer etik değerlerden uzak bir cehennem mi? Başka bir iş bulun.

İşiniz bir seçimdir. Lütfen doğru seçim yapın.